Her şey ‘kibritin ucunda’!

0
55

Sahnede uzun köprüyü anımsatan ışıklı bir platform. Ortada bir adam, adı Kerem. Dönen sandalyesinde oturuyor birazdan hayatını sorgulayacak!

30’larının başında bir plaza çalışanı olan Kerem, başarı hırsının, çocukluğunun ve küçük bir felaket sonrası ziyarete gelen geçmişinin gölgesinde…

Tanıdık bir hikâye Kerem’in yaşamı. Baba şiddeti ve öfkesi üzerine kurulu. Erkek çocuklarının babalarıyla olan ilişkileri hep bir çatışma içinde geçiyor. Bu da bir baba-oğul çatışması. Aslında her şey çocuklukta başlıyor. Travmalar geleceğimizi şekillendiriyor. Kaç yaşına gelirsek gelelim aşması güç oluyor. Kerem de aşamıyor.

Kerem’in hayatı o gece bir kibritin ucunda…

Hesaplaşma içinde geçen bir hayatın tanığı oluyoruz.

Zorlu PSM Prodüksiyonu olan, Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı, Kayhan Berkin’in yönettiği “Kibritin Ucunda” adlı oyunda Rıza Kocaoğlu rol alıyor.

Kocaoğlu’nun bir saatten fazla süren performansı bizi bizden aldı desek yeridir. Kusursuz bir oyunculuk. Oyun aslında tam anlamıyla bir oyuncu oyunu. Karakterden karaktere, duygudan duyguya ustalıkla geçiyor Kocaoğlu. Duygu geçişleri müzik eşlik ediyor.

Oyunu seyreden herkesin kendinden bir şeyler bulacağı kesin. Oyundaki karakter Kerem’in deyimiyle; “E ben şimdi sana nasıl anlatayım ki içimdeki karanlığı… Ben böyle kayboluyorum bazen, yok oluyorum yani içimde…bulamıyorum yok… Sen konuşuyorsun duymuyorum, sanki başkası sana cevap veriyor… İçimde başka biri, bir şey… Şehir konuşuyor duymuyorum, arabalar gır gır gır… Trenler, evler… İpince bir siren sesi bir de…Ben hiç tanıştırmasam seni içerdeki şeyle? Ölecez, gidecez… Sonra 40… 60… 80… İmkânsız ya belki 90’a kadar yaşarız… Küçük bir mum ışığı gibi sonra püfff…”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz