‘Okullar açılacak mı?’ sorusu hâlâ kesin bir yanıta kavuşmuş değil. Görüştüğümüz öğretmenlerin anlattıkları belirsizliğin bilinçli olduğunu gösteriyor.
Okullar açılacak mı? Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalara bakarak bu konuda kesin bir görüş oluşturmak mümkün değil. Yüz yüze eğitime ikinci dönem başlamak konusunda “kararlı” olduklarını söyleyen de, çok kısa bir süre sonra “Salgının seyri nedeniyle tüm sınıfların aynı anda ve tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime geçmesi kısa vadede mümkün görünmüyor” diyen de Selçuk.
Kesin olan, yüz yüze eğitimin başlaması için hiçbir somut hazırlığın yapılmadığı.
Selçuk’un son açıklamasının ardından görüştüğümüz öğretmenlerin aktarımları da bakanlığın bütün kadrosuyla tam bir sorumsuzluk içinde hareket ettiğini, öğrencileri, öğretmenleri ve öğrenci velilerini bezdirme politikası dışında bir stratejisinin olmadığını gösteriyor.
Bir kez daha anlaşılan o ki, devletin tüm milli eğitim örgütlenmesi, özel okul patronlarının cebine ayarlanmış durumda. Devlet okullarıyla ilgili herhangi bir planlama yok.
Özel okulların pandemi döneminde yaşadıkları sıkıntılar için çare olarak devlet okullarını batırmak bulunmuş gibi görünüyor. Bakanlık “okullar açılacak” diyerek özel okullara geçiş izni vermiş oldu. Devlet okullarında tam bir keyfilik hakim. Bakanlık hiçbir somut planlama yapmış değil.
“Yapabilen yapsın” denilecek ve özel okullar “biz yapabiliyoruz” derken devlet okullarında çaresizlik içinde “kaynak yokken, bakanlık ilgisizken biz ne yapalım” diyen öğretmenlerle öğrenciler başbaşa, hatta karşı karşıya kalacaklar.
Bir lisede öğretmenlik yapan Ayten A. bakanın bazı sınıflar için okulların açılacağı ve belirli günlerde okula gidileceğine dair sözleri için okulundan bir bilgi gelmediğini söylüyor.
Gelen öğrencilere bakıp planlama yapacaklar!
“Bizim okulda bununla ilgili bir şey söylenmedi. 1 martta 12. Sınıfların yüz yüze başlayacağını biliyoruz. Ancak devam zorunlu olmayacak. Bu hafta 12. Sınıflardan ne kadar öğrenci geleceğine bakıp bir planlama yapacak idare. Her sınıftan birer ikişer öğrenci gelirse sınıf birleştirip kalan günlerde online ders yapacak örneğin. Çünkü geçen dönem yüz yüze eğitimde sadece 1 gün online ders olmuştu, okula gelmeyen öğrenciler online ders de alamamıştı pek.
Bununla ilgili planlamayı okul idarelerine bıraktı sanırım bakanlık. Okul idaresi de plan yapabilmek için yüz yüze eğitime kaç öğrenci geleceğinin bilgisini toplamaya çalışıyor şu anda.
Geçen dönem en azından sınıflar ikiye bölünecek ve ikişer gün gelecekler denmişti. Bu dönem öyle bir şey de söylenmedi sanırım. Okulların inisiyatifine bırakılmış artık.
‘Bugün alınan kararlar bugün için geçerli!’
Okul müdürünün toplantıda bize söylediği “bugün alınan kararlar bugün için geçerli arkadaşlar. Önümüzdeki hafta ne olur bilemiyoruz” idi.
12’ler dışında başka kademeler çağırıldığında bunların 10 ve 11’inci sınıflar olacağını biliyoruz sadece. Ne zaman çağırılacağı da belli değil zaten.
Ortaokul öğretmeni Sibel S. ise bu durumla ilgili herhangi bir planlama yapılamadığını söylüyor.
“Öğretmen kurul toplantıları yaptık ama planlama yapamadık çünkü bu konularda resmi bir açıklama kurumlarımıza gelmedi. O kadar belirsiz ki her şey ders programı bile yapamayacak duruma geliyoruz. Velilerin ve öğrencilerin sorularına da cevap veremiyoruz çünkü bakanlık da bizi cevaplamıyor. Bu soruların cevapları yuvarlak cümlelerle geçiştirildi. Bahsettikleri gibi hazır oldukları bir senaryo hiç göremedik pandemi başından bu yana. Her şey tutarsız son dakika kararları ile yürütüldü yine öyle olacak gibi duruyor. Göreceğiz. Bir yandan da özel okullar her gün açık tam gün tam hafta eğitim veriyorlar, özel kurumlarda çalışan arkadaşlarımızdan biliyoruz.
Devlet okullarında yine 2 gün eğitim kararıyla yarım, eksik, bölük pörçük bir planlama olacak. Yüz yüze öğretim gününün bile yarısı okulda yarısı uzaktan, o günler bile böyle bölük pörçük ve verimsiz zaten.’’
İlkokul öğretmeni olan Çiğdem ise şöyle diyor: “İki gün okul var dedikleri ilk dönemki gibi diye anladık. Sınıfı ikiye bölüp gideceğiz diye düşünüyorum. Nasıl olacağına dair bilgilendirme ve yazı yok zaten. İlkokullar, ana sınıflar. Özel eğitim alt sınıflar, 8. sınıflar ve 12. sınıflar açılacak. Özel eğitim alt sınıflar için 5 gün açılacak dediler. Ama dediğim gibi sosyal medyadan, basından takip ettiğim kadarıyla biliyorum.”
Kayıpların telafisi ne ola ki?
Bakan “Ayrıca bu dönemde oluşan öğrenme kayıplarını tespit ediyoruz. Bu kayıpları gidermek için öğrencilerimize gerekli desteği vermek üzere planlamalarımızı tamamladık” dedi. Peki öğretmenlerin bu planlardan haberi var mı?
Ayten öğretmen konuyla ilgili yapılan hazırlık için şunları söylüyor.
“Bakanın tamamladık dediği hazırlık şu ; zümre öğretmenleri konu telafisi için neler yapacaklarını kendileri belirleyecek. Örneğin biz ekstra online dersler yapmayı kararlaştırdık zümre olarak. Bakanlık yine öğretmenlerin emeklerini kendine mal ediyor. Ek ders karşılığı olmayan telafi dersleri yapacağız, başka yapılacak bir şey yok. Hazırlıktan ve sorumluluktan her zamanki gibi kaçıyorlar. Öğretmenleri angarya çalışmaya mahkum ediyorlar.
Ayrıca LYS’yi bilmiyorum ama üniversite sınavında konularda bir azaltmaya gidilmedi. Aynı şekilde okul sınavlarında da öğrenciler tüm müfredattan sorumlu olacak.
Bakanlığın hazırlık yapma gibi bir derdi yok, tüm yük öğrenciler, aileler ve öğretmenlerin omuzlarında. Ziya Selçuk sadece her şey çok iyi gidiyor şeklinde şov yapma derdinde.”
Sibel öğretmen ise eksiğin tespit dahi edilemediğini düşünüyor.
“Tespit edebildiklerini sanmıyorum öncelikle, yazılı sınavları bile planlayamayan bakanlık seviye tespiti veya ölçme değerlendirme yapabilecek durumda değil gözlediğimiz kadarıyla. LGS için müfredattan tam sorumlu olacakları kararını vermişlerdi resmi olarak. Tekrar olacaksa bile bunu hangi yöntemle yapabilirler bilmiyorum devlet okullarındaki çocuklar için. Özel okulların zaten eksik kalma durumları olmadı. Yüz yüze eğitimi seyreltmedikleri gibi uzaktan eğitimi bunun üzerine ekleyerek bu süreçte bir eksiklik yaşamadılar. Tüm eksiklik ve geri kalmışlık devlet okulu öğrencileri için geçerli. Bir tamamlama, düzeltme yapılacaksa önce bu eğitim hakkından yararlanma eşitsizliği düzeltilsin” diyor.
Çiğdem öğretmen ilkokullar için hiçbir şeyin net olmadığını söylerken “Öğrenme kayıplarını, eğitimcilere danışmadan, öğrencilerle görüşmeden nasıl tespit ediyorlar bilmiyorum. Yöntem olarak, ‘yaz tatili haklarını almadan’ telafi edeceklermiş diye okuduğumu hatırlıyorum. Bize somut bir bilgi gelmedi. Hem tatile dokunmadan hem okulları açmadan koca bir yılın telafisini nasıl yapacaklar, buna nasıl bir plan yaptılar merakla bekliyorum” diyor.
Öğretmenlere, yarı yıl tatilinden hemen önce açılan Destekleme ve Yetiştirme Kursları için neler yapıldığını ve 1 Mart’ta eğitime başlayacak okullarda bir hazırlık yapılıp yapılmadığını, kurul toplantılarında bunlara dair neler söylendiğini sorduğumuzda ise cevapları ortak oldu. Destekleme ve Yetiştirme kurslarının çoğu devlet okullarında zaten açılmamış. Bunun özel okullar için yapılan bir aldatmaca olduğunu belirtirken, okulların eğitime hazırlanması adına hiçbir planın yapılmadığını söylüyorlar. Anlaşılan devlet okulları yine kaderine terk edilmiş durumda.