Bakan Çavuşoğlu: Türkiye ve Ermenistan özel temsilcileri ilk toplantısının ocak ayı içinde olması bekleniyor

0
99

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi kapsamında özel temsilcilerin ilk toplantısının ocakta yapılmasının planlandığını bildirdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 24 TV’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye‘nin Ermenistan ile normalleşmesine ilişkin soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, Karabağ Zaferi’nden sonra Güney Kafkasya’nın istikrarı ve barışı anlayışıyla Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesi için pozitif mesajlar verdiklerini hatırlattı.

Çavuşoğlu, Rusya aracılığıyla Ermenistan ile normalleşme için özel temsilci atanması teklifi geldiğini ve sonuçta temsilcilerin atandığını belirterek, “Şimdi özel temsilciler kendi aralarında konuşacaklar ve toplantı tarihini belirleyecekler. Henüz daha toplantı tarihi belli olmadı ama ocak ayı içinde olması planlanıyor.” dedi.

İlk toplantının üçüncü bir ülkede olması fikrinin ortaya çıktığını kaydeden Çavuşoğlu, “Öyle anlıyoruz ki Rusya bu ilk toplantıya ev sahipliği yapmak istiyor. Ermenistan da bizim edindiğimiz izlenime göre bu ilk toplantının Moskova’da olmasını arzu ediyor. Bizim için üçüncü bir ülke olduktan sonra Moskova olmuş başka bir ülke olmuş fark etmez. Ama Rusya da bu konuda çaba sarf ettiği için Moskova’da olmasına biz de sıcak baktık.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, özel temsilcilerin ilk toplantıda, güven artırıcı adımlar dahil hangi adımların atılabileceği konusunda bir yol haritası üzerinde görüş alışverişinde bulunacağını ifade ederek, daha sonra bu görüşmelerin telefon ve videokonferans yöntemiyle devam etmesi gerektiğini söyledi.

Güney Kafkasya’da 6’lı formatta yürütülen platformun bölgede 6’lı bir çözümü sağlayıp sağlayamayacağına ilişkin soruya da Çavuşoğlu, 3+3 formatında bir araya gelme fikrini Türkiye’nin desteklediğini anımsattı.

Çavuşoğlu, bu formattaki ilk toplantının Moskova’da olduğunu, ikincisinin de Türkiye’de yapılması önerisinde bulunduklarını ve bunun prensipte hiç kimse tarafından reddedilmediğini söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, bölgede ulaştırma ve ekonomik iş birliği gibi hususların hayata geçmesi konusunda ikili düzeyde, bazı konularda da Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan olarak 3’lü formatta adımların atılması gerektiğini vurguladı.

“Önemli olan burada iyi niyet girişimlerine bazı ülkelerin karşı çıkmaması”

Öte yandan 6’lı formatta da atılabilecek adımlar bulunduğuna ve bunların birbirini tamamlayıcı olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Önemli olan burada iyi niyet girişimlerine bazı ülkelerin karşı çıkmaması. Mesela Gürcistan’ın 3+3 toplantısına katılmasına karşı çıkan bazı Batılı ülkeler var. Bize de söylüyorlar işte Gürcistan’a fazla baskı yapmayın, Rusya’dan dolayı katılmak istemez. Bu baskıyla olmaz. Tam tersi, biz teşvik ediyoruz. Belki Gürcistan ile Rusya arasında da gerçek anlamda bir diyaloğun başlamasına da vesile olur.”

Ermeni diasporasının Ermenistan ile normalleşmede baskı yapıp yapmadığına ilişkin soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, Ermenistan’da Karabağ Savaşı’nın kaybedilmesinin de etkisiyle daha da radikalleşen bir grup olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, “Özellikle Karabağ Ermenilerinin tutumu ortada. Bir de yurt dışında diaspora var. Diasporanın önemli bir kısmı bu sözde soykırım etrafında birleşerek Türkiye karşıtlığı politikası izleyen bir grup var.” dedi.

Bu aşırı grupların Erivan’a baskı yapmaması gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, şu ana kadar bu diasporayı olumsuz yönde kullanan bir ülke görmediklerini, ABD ve Avrupa’daki ülkelerin bu normalleşme sürecini güçlü şekilde desteklediklerini belirtti.

Çavuşoğlu, Ermenistan’ın normalleşme sürecinde 1915 olaylarını ön şart olarak sunup sunmadığına ilişkin soru üzerine de böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, öte yandan Ermenistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan’ın Türkiye’yi iyi bildiğini ve kendisini “iyi niyetle, Türkiye ile ilişkiler normalleşsin niyetiyle görevlendirilen bir arkadaş olarak” değerlendirdiklerini kaydetti.

Çavuşoğlu, Ermenistan tarafından da gelen mesajlardan normalleşme süreci konusunda olumlu bir bakış açısı olduğunu söyleyebileceğini dile getirdi.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın önemi ve Rusya’nın böyle bir oluşumu kendisi için bir tehdit olarak görüp görmediğine ilişkin soruya yanıt veren Çavuşoğlu, Rusya’nın bireysel olarak ve Türkiye ile birlikte üye olduğu birçok teşkilat olduğunu belirterek, “Biz nasıl onları kendimize bir tehdit olarak görmüyorsak Rusya’nın da Türkiye’nin üye olduğu teşkilatları kendisine bir tehdit olarak görmemesi gerekiyor.” dedi.

Çavuşoğlu, Türk Devletleri Teşkilatı 8. Zirvesi’nin tarihi bir zirve olduğunu, konseyin yalnızca isminin değişmediğini, ayrıca 2040 vizyon belgesini kabul ettiklerini vurguladı.

Teşkilata gözlemci ve ortaklık statülerinin kriterlerini belirlediklerini kaydeden Çavuşoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) belirleyecekleri kriterlere göre Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olabileceğini söyledi.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin dönem başkanlığında, teşkilatın daha da güçlenmesi için çalışacaklarını belirterek, Rusya’nın da bu teşkilatı ya da üyelerini kendisine rakip olarak görmemesi gerektiğini dile getirdi.

Kabil havalimanının işletilmesi konusu

Afganistan’da Kabil havalimanının işletilmesi konusuna ilişkin soruya Çavuşoğlu, havalimanını işletme konusunda Katar ile hareket etme fikrinin ortaya çıktığını söyledi.

İki şirketi bir araya getirerek birlikte teklif verme konusunda mutabık kaldıklarını kaydeden Çavuşoğlu, havalimanının işletmesi, ekonomik boyutu, yapılacak yatırımlar ve güvenlik meselesi gibi meseleleri içeren teklifin karşı tarafa iletildiğini belirtti.

Çavuşoğlu, “Bizim bu teklifimize karşı onlar da sıcak bakarlarsa ve o farklı konularda güvenlik dahil anlaşabilirsek, sadece Kabil değil Mezar-ı Şerif, Herat başta olmak üzere 5 tane havaalanını işletme imkanı olacak.” dedi.

Afganistan’da kadın ve kız haklarının gelişimine ve bazı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla Afganistan’ı ziyaretine ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, gelecek dönemde 5 ya da 6 dışişleri bakanı olarak gitmek istediklerini söyledi.

Çavuşoğlu, Afganistan’da Taliban yönetimiyle görüşme konusunda ağır ön koşullar koyarak bir mesafe kat edilemeyeceğini, kadın ve kız haklarının korunmasında Taliban’ın attığı adımların istenilen düzeyde olmadığını ifade etti.

Türkiye’nin Etiyopya’daki meseleye dahil olup olmadığına ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, Türkiye’nin dünyanın dört bir yanında aktif dış politika izlediğini, dünyada var olan sorunlara çözüm konusunda katkı sağladığını ve birçok zirveye de ev sahipliğini yaptığını anlatarak örnekler verdi.

Çavuşoğlu, Etiyopya ile Sudan arasındaki sınır problemi konusunda her iki ülkeyle görüştüklerini, Etiyopya içinde de ülke yönetiminin yanı sıra Tigray yöneticileriyle de görüştüklerini belirtti.

“Biz bu sorunun da barışçıl yollardan siyasi adımlarla kalıcı bir şekilde çözülmesi için çaba sarf ediyoruz.” diyen Çavuşoğlu, Etiyopya’daki bir gelişmenin tüm Afrika’yı etkileyebileceğine dikkati çekti.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin, Latin Amerika’daki uluslararası örgütlerde statüsünün de olduğunu ve o bölgede aktif bir ülke olduğunu belirtti, Antalya Diplomasi Forumuna (ADF) katılmak için şimdiden 6 ülkenin dışişleri bakanının katılımını teyit ettiklerini söyledi.

BAE’den Türkiye’ye kara yolu taşımacılığı konusunda teklif

Katar ile ilişkiler ve BAE ile yakınlaşma hakkındaki soruları cevaplayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerinin hep iyi gittiğini dile getirdi.

BAE ile ilişkilerin normalleşmesinin birçok alana etkisi olacağını ve bu etkileri şimdiden görmeye başladıklarını kaydeden Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şubatta yapacağı BAE ziyaretinin de ilişkilere yeni bir ivme kazandıracağını söyledi.

Çavuşoğlu, öte yandan BAE ile İran arasında bölgesel gerginliğin ilişkilere yansıdığını ancak buna rağmen yatırımlar ve ticaretin her zaman arttığına şahit olduklarını belirtti.

Bakan Çavuşoğlu, “Kara yolu taşımacılığı konusunda Birleşik Arap Emirlikleri’nden bize bir anlaşma imzalama teklifi geldi. Biz de buna olumlu yaklaştık.” dedi.

Bunu ikili düzeyde yapmanın yeterli olmayacağını, çünkü bu kara taşımacılığının şimdilik İran üzerinden geleceğini kaydeden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Hesaplama yaptığımız zaman şu anda İstanbul’dan çıkan bir yük deniz yoluyla yaklaşık 25-28 günde BAE’ye ulaşıyor ama kara yoluyla da 10 günde ulaşıyor. Fakat bu sürenin uzun bir kısmı gümrük geçişlerinde geçiyor. Bu sürenin azaltılması lazım. Böyle bir anlaşma imzalandıktan sonra, belki bunu ikili düzeyde imzaladıktan sonra üçlü düzeyde de imzalayabiliriz. Biz buna sıcak baktık, şu anda bunu müzakere ediyoruz. Bu anlaşmayı Cumhurbaşkanımızın ziyareti marjında imzalamak istiyoruz.”

Çavuşoğlu, bunu özellikle Irak üzerinden de gerçekleştirmek istediklerini belirterek, bu demir yolu ve kara yolu projelerinin hayata geçmesi durumunda sürenin daha da kısalabileceğine dikkati çekti.

Libya’daki son durum ve Somali’deki gerginlik

Libya’daki gelişmeler ve son duruma ilişkin olarak Çavuşoğlu, Libya’nın içinde bulunduğu durumun çok kritik olduğunu söyledi.

Çavuşoğlu, Libya konumundaki bir ülkenin birliğinin sağlanabilmesi için en önemli yöntemlerden birinin seçimlerin yapılması olduğunu ifade etti.

Batı’nın her zamanki anlayışla “bir an önce seçim olsun” diyerek bir tarih belirlediğini ancak Libyalıların ülkede şartların uygun olmadığını söylediğini kaydeden Çavuşoğlu, sonuçta seçimlerin ertelendiğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, seçimlerin zamanlanmasının önemine işaret ederek, seçime kadar ülkede meşruiyet tartışmasının olmaması ve gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Somali’de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında seçim ve yetki odaklı yaşanan krizi yatıştırma konusunda Türkiye’nin girişiminin olup olmadığının sorulması üzerine Çavuşoğlu, Somali’de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki gerginliğin bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.

Çavuşoğlu, “Bu gerginliğin ortadan kalkması için Türkiye olarak üzerlerine düşeni yapmaya hazır” olduklarını belirterek, muhataplarına ülkede yapılan seçim sonuçlarının da bir an önce açıklanması gerektiğini söylediklerini dile getirdi.

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Somali’yi her konuda desteklediğini belirtti.

İran-İsrail arasındaki gerginliğe ilişkin bir soruya yanıt veren Çavuşoğlu, İran’la devam eden nükleer görüşmelerin sonucunda bir anlaşmaya varılmasını istediklerini, bunun bölgenin yanı sıra Türkiye-İran ticareti bakımından da önemli olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, ABD ve Avrupa ülkelerinin İran’la anlaşmasından İsrail’in rahatsız olmasına tepki göstererek, “Bu ülkeler anlaşıyorsa bizlere de bu anlaşmayı desteklemek düşer.” dedi.

Suriye ile normalleşme, Suriyelilerin geri gönderilmesi için yapılan çalışmalar ve ABD’nin Suriye’de PKK/YPG terör örgütüne verdiği desteğe ilişkin soruları cevaplayan Çavuşoğlu, “ABD’nin YPG/PKK’ya desteği devam ediyor, bir azalma olmadığını görüyoruz. Özellikle de bunu DEAŞ’la mücadele ediyoruz kisvesi altında yapması da gerçekçi değil.” ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, Suriye’de ülkeyi birleştirecek gerçek bir seçim sürecine gidilmesi gerektiğini, Türkiye’nin de böyle bir süreci başından beri desteklediğini belirterek, “Rejimin anlayışı değişirse o zaman bu yöndeki desteğimiz de artar, temaslarımız da bu formatlarda artar.” diye konuştu.

Komşu ülkelerle bir insiyatif başlattıklarına dikkati çeken Çavuşoğlu, “Komşu ülkeler olarak da bir platform oluşturduk. Şimdi uzmanlar düzeyinde ilk toplantı yapılacak. Orada da bir konsept kağıdı ortaya çıkacak. Dışişleri Bakanları toplantısına da biz ev sahipliği yapacağız.” dedi.

Çavuşoğlu, ikinci aşamada göçmenlerin rejimin kontrol ettiği yerlere güvenli bir şekilde dönmesinin mümkün olup olmadığını ve dönmeleri durumunda temel ihtiyaçların nasıl ulaştırılacağı konusunu düşündüklerini söyledi.

İsrail, Mısır ve Doğu Akdeniz

İsrail ve Mısır’a büyükelçi atanması konusundaki soruya yanıt veren Çavuşoğlu, şimdiki aşamada uzun süreli kopukluğun ardından sadece büyükelçinin ilişkileri tek başına geliştirebileceği fikrine katılmadığını belirtti.

Çavuşoğlu, bunun “ilişkilerin belirli bir seviye gelmesinin ardından birlikte alınacak bir karar” olduğunu vurguladı.

Öte yandan Çavuşoğlu, Türkiye’nin hiçbir zaman antisemitik bir ülke olmadığını, sadece İsrail’in saldırganlığı yüzünden İsrail karşıtı söylemlerin arttığını söyledi.

Mısır’ın gelecek dönemlerde Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimiyle birlikte hareket etme tercihinin değişip değişmeyeceğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Rum tarafı zamana oynamak istiyor. Sonuçta Rum tarafı ‘bir müzakere başlasın, bu müzakere başlarsa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Maraş’ta bir adım atmaz, Doğu Akdeniz’de bir adım atmaz, en sonunda yine masayı deviririz bir on sene daha geçer’ anlayışında. Ama bizim artık böyle bir tahammülümüz kalmadı. Biz noktayı koyduk. Crans Montana’da dedik ki ‘bu son müzakeredir federasyon için. Bundan sonra Federasyonu müzakere etmeyeceğiz’ dedik.”

Çavuşoğlu, Mısır-Türkiye ilişkilerine ilişkin ise, “Sonuçta yeni bir sayfa açılıyor. İstediğimiz hızla gitmese de açılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Doğu Akdeniz’de Mısır’la deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusunda daha önce belli bir mesafeye geldiklerini kaydeden Çavuşoğlu, ilişkilerin kopmasının ardından orada kaldığını söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, iki ülke arasında imzalanacak bir deniz yetki anlaşmasından Mısır’ın çok daha karlı çıkacağını da sözlerine ekledi.

Yunanistan’ın kışkırtıcı adımları

Yunanistan’ın ABD’den silah almasına ilişkin bir soruya yanıt veren Çavuşoğlu, ABD’nin bugüne kadar Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Türkiye-Yunanistan ilişkileri bakımından her zaman dengeli bir politika izlediğini belirterek, bu dengeyi bozmamaları gerektiğini hatırlattı.

Çavuşoğlu, “Yunanistan rasyonel olmayan bir şekilde silaha para harcamaya çalışıyor. Ekonomisine baktığın zaman Yunanistan ekonomisi bunu kaldırmaz. Gerekçelerine baktığımız zaman daha çok ‘Türkiye’den gelen tehdit diyor’ ama tehdidin kendisi Yunanistan. Biz her zaman uluslararası hukuka uygun şekilde hareket ettik.” dedi.

Yunanistan’ın son zamanlarda her gün farklı kışkırtıcı açıklamalar yaparak Ege’deki gerginliği artırmak istediğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Rum kesimi bir tarafa, Yunanistan’da Başbakan ve Dışişleri Bakanı kışkırtıcı söylem ve adımlarda bulunuyor. Bunların çok tehlikeli olduğunu anlamaları gerekiyor.”

Çavuşoğlu, Dedeağaç’taki ABD askeri varlığının artmasına ilişkin soruya da, “ABD’nin burada dengeyi bozacak adımlardan kaçınması lazım. Biz hepimiz NATO üyesiyiz. NATO üyesi içinde dayanışma konusunda da çifte standart içinde olmamak lazım.” yanıtını verdi.

Rusya-Ukrayna krizinin çözülmesine ilişkin olarak Çavuşoğlu, bu krizin çözülmesi için ABD Başkanı Joe Biden’la Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bir kez daha görüşeceğini belirtti.

Çavuşoğlu, yapılacak toplantıların ardından bir yumuşama olmasını temenni ettiklerini belirterek, “Bu gerginliğin devam etmemesi gerekiyor.” dedi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz